![]() |
Ressam: Aydin Yilmaz |
Şimdiki Karşıyaka Mahallesi'nde
Yalı Oto ve yıkama yağlama ticaretin tam karşısında,deniz sahilinde bulunuyordu
bu plaj. Üst kat lokanta. Alt kat ise soyunma odalarının bulunduğu kısım.
Gördüğünüz gibi sahil oldukça geniş ve temiz kum. İleride gördüğünüz burun
Değirmenağzı ve Midye kayalıkları. Buradaki kayalıklardan midye çıkarılır ve
sahilde pişirilip yenirdi. Hatta bu kayalıklarda, saçını tarayan deniz kızı
gürdüğünü söyliyenler vardı. Tabii ki büyük olasılıkla, muhtemelen fok balığı
görmüş olmalılar! Bazen yüzerken korkardık deniz kızı ile karşılaşırız diye.
Berideki burun gibi gözüken
kısmın adı ise Suluca'dır. Adını, bulunduğu yerde kaynak suları çıktığından
dolayı almıştır.
İki burunun arası ise Ağyeri diye anılıyor idi. 1950‘li yıllarda oralarda, geceleyin Rusya ve Kırım'dan yorgun gelen bildirçınları avlamak için direklere ağ gerilir, arkasınada geceleyin lüküs ışığı konurdu. O dönemde hiçbir yerde ışık olmadığı ve karanlık olduğu için yorgun hayvanlar ışığa doğru uçarak gelir derhal ağa takılır. Uçmağa takatı kalmayan hayvanlar insanlara canlı canlı av olurdu.
İşte ağ yeri adı da, geceleyin
yaşanan av hikayelerinden dolayı geliyor. Ayrıca şunu belirt meden geçemem. Bu
sahilde at yarışları yapılırdı. Kaypaoğlu'nın atı meşhurdü ve hep başı çekerdi.
Ödülü kimseye kaptırmazdı. Kumunda ise yaşlı hastalar kum banyosu yaparak şifa
ararlar idi. Özellikle geceleyin bu sahilde serpmeli ağ ile kumseren, barbunya
ve kefal balıkları avlanırdı. Hatta hiç unutmam eskiler daha iyi hatırlar. Yılını
hatırlıyamıyorum çocuktum. Sanırım 1955 li yıllardaydı. Hatırlıyan varsa
yorumda belirtebilir bir bahar mevsiminde deniz kenarlarına milyonlarca istavrit
balığı sahile vurdu. Tüm vatandaşlar canlı balıkları sahillerden sepetlerle
topladı. Plajın hizalarında, bilinmiyen bir tarihte batmış, bir geminin kazanı
bulunuyordu. 100 metre ileride derinde olmasına rahmen yüzerek gider, onun
üzerine bastığımızda, şu belimize kadar gelir, üzerinde biraz dinlenirdik.
Tarihini net hatırlayamıyorum. O kazanı çıkardılar oradan.
Netice olarak yazdıklarımın
tamamı, hatıraları, kumları, balıkları, kaynak suları kazanları, midyeleri ile
beraber yeni yapılan yolun altıda kalıp, yok olup gitti.
Şu anda Alaplımız deniz
sahilinden yoksun tabi. İşte bazen deniz kükreyip sinirlenerek, dolgu alanımızı
bozuyor ya bizden hıncını mı alıyor acaba diye de düşünmüyor da değilim.
Sevgi ve selamlarımla (Aydın
Yılmaz - 01.06.2025)
***
Ekrem Yüksel (01.06.2025)
***
Ekrem Yüksel (01.06.2025)
EYLÜL 1970. ALAPLI'NIN GENEL
GÖRÜNÜMÜ. TAM KARTPOSTALLIK. KÖPRÜ BAŞINDA ÖĞRETMENİMİZ YAŞAR AŞÇININ EVİ. AZ
İLERİSİNDE VE SAĞINDA BİRİKET YAPILAN YERLER. GARAJLARIN OLDUĞU MEVKİLER
BOMBOŞ.
HER YER BAHÇE. İLERİDE ŞABAN'IN İÇKİLİ GAZİNOSU VE PLAJ TESİSLERİ. BOYDAN
BOYA ALAPLI PLAJI. VE DAHA ÖNCELERİ BU PLAJ BOYUNCA İLERİDEKİ KAYALIKLARA KADAR
AT YARIŞLARI YAPILIRDI.
KILCAK KÖYÜ YAMAÇLARI VE ALTI TAMAMEN BOŞ. SADECE KÖPRÜ
BAŞINDAN SiNAMA BAYIRI VE ÇEVRESİNE KADAR ALÇAK BİNALAR. EN SOLDA RAFET
TEMİZ-SADETTİN TEMİZ-TAHTAKALELİNİN EVİ VE TOSUN KAPTININ EVİ MEVCUT. DERE
KENARINDA İSTİNAT DUVARI YOK. BU GÖRÜNTÜ ŞİMDİKİ GÖRÜNTÜYE NAZARAN OLAĞAN ÜSTÜ
BİR GÜZELLİKTEDİR. TAMAMEN NOSTALJİKTİR.