Öyle mekanlar vardır ki bulundukları
bölgenin odak noktası olmuş, o bölge ile özdeşleşmiş hatta o mahalleye isim
vermiş ayrıca yıllar sonra o mahalleden ismini almış. O yıllara meydan okuyarak
teknoloji ile yoğrulmuş yeni binaların yanında onurlu ve gururlu duruşu ile
düne kadar ayakta duran içinde en son İsmet Yazgan ve çocuklarının oturduğunu
bildiğimiz Alaplı Konak Evi'nden bahsediyorum tabii. Bu ev ki içinde ne
hanımefendiler ne beyefendiler kim bilir kaç nesil
barındırdı.
Müessif bir yangının kurbanı oldu, enkaza dönüşmesine rağmen hala içinde dimdik baş eğmeyen ve direnen tabandan tepeye kadar iki bacası ve temeliyle ayakta duruyor.
Baca kenarlarındaki (eski tabirle) göz dediğimiz eşya koymak için yapılmış kabartmalı ve bezeli, içi oyuk kısımlar göze çarpıyor. Nice büyükler o odada yanan ateşin sıcaklığıyla soğuk kış günlerinde torunlarına masallar anlatır ve misafirlerine ikramlarda bulunurdu.
Bu bina Alaplı'nın simgesi gibiydi adeta ,büyük bir tarihi değeri vardı. Korunmalı ve yaşatılmalı idi. Ama olmadı işte. İçine düşen bir ateş onu bu hayattan aldı götürdü.
Ama bakıyorum ki geride kalan birkaç konak evi de örneğin Fahrettin Yazganlara ait olan bina da aslanların, sırtlanların pençesine düşmüş bir ceylan gibi can çekişiyor.
Eski geçmişimizin emanetlerini maalesef
koruyamıyoruz. Nedenini bilmiyorum.
Alaplımızı ileride ne ile anlatacağız?
Bir zamanlar şöyle bir tabii güzelliği mevcuttu. Çok büyük bir deprem ve felaket oldu. Yer yerinden oynadı, eskiye dair her hatıra yıkıldı gitti. İşte şimdi Alaplı bu, mu diyeceğiz bilemiyorum.
Alaplımızı ileride ne ile anlatacağız?
Bir zamanlar şöyle bir tabii güzelliği mevcuttu. Çok büyük bir deprem ve felaket oldu. Yer yerinden oynadı, eskiye dair her hatıra yıkıldı gitti. İşte şimdi Alaplı bu, mu diyeceğiz bilemiyorum.
Şöyle bir düşünelim. Büyük gezilere
gidildiğinde yerli ya da yabancı gezginler en çok nereleri geziyorlar? Onlar
fotoğraf makineleri ile en son moda teknolojik villaların, sarayların değil o
beldenin kuruluşundan o ana kadar yaşamış yahut yaşatılmış halen ayakta tutulan
tarihi yerlerin fotoğraflarını çekiyorlar, oraları geziyorlar.
Uzun sözün kısası tarihi değerlerimize
sahip çıkmamız gerektiğini vurgulamaya çalışıyorum. Yitirdiğimiz her eski mekan
hepimizi derinden üzmekte. İşte bu düşünce ve duygularla Alaplımızda yanarak
tarihe karışan Konak Evi'nin, onu yaşatma arzusuyla tablosunu çizdim. Ve
sizlere sunuyorum ki kendisini koruyamadık ama hiç olmazsa görünümü nesiller
boyu gözümüze ve hafızalarımıza hitap edebilsin.
Saygılarımla.
Ressam Aydın YILMAZ
ALAPLI
Ressam Aydın YILMAZ
ALAPLI