Ereğli Çileği

Çilek sevilen meyvelerin başında gelmektedir. Gerçi uzun süredir meyvelerin bir kısmı seralarda yetiştiğinden, artık "yaz" veya "kış" eyrımı kalmadı gibi. Rengi, kokusu ve lezzeti ile bin yıllardır sevilerek yenilen çilek, reçellerin, sürüpların, likörlerin, dondurma ve pastaların da vazgeçilmezidir. Çileğin diğer meyveler gibi bol ve ucuz olduğu 1930 ile 1960'li yıllar boyunca gazete manşetlerine konuk olan çilek, şimdilerde eskiden olduğu gibi sepetlerde değil, küçük plastik kaplarda satılmakta.

Dönemin Akşam gazetesinden birkaç örnek sıralayalım. 1930'ların başı. .. "Bu sene çilek bol olacaktır", 18 Mayıs 1932. "Karadeniz Ereğlisi çilekleri Avrupa'ya tayyare ile gönderilecek. Bu sene çilek çok bol, şimdiden kilosu 45 kuruşa veriliyor", 21 Mayıs 1935. "Çilek çok ballandı. Ereğli'den her gün motörlerle sandık sandık çilek geliyor", 23 Mayıs 1937. 27 Mayıs 1938 tarihli Akşam gazetesi ise hayli ilginç: "Bir zamanlar aristokrat meyva olan çilek şimdi en demokrat meyvadır" başlığını taşıyan haber, Ereğli çilek tarlalarının ve çileğin kalitesinin geliştiğinden söz ettikten sonra şöyle devam ediyor: "Yakın senelere kadar çilek mevsim meyvaları arasında herkesin yiyemediği meyva idi. Çilek mevsimi geçtiği halde çilek yiyemeyenler, pek çoktu. Hiçbir zaman mahalle aralarında ucuz erikler gibi çilek satıldığı vaki değildi.


Osmanlı çileğinin ucuz meyvalar arasında aristokrat bir hali vardı. Halbuki şimdi çileğin bu hali kalmamıştır. Bu itibarla aristokrat bir hali olan çilek, şimdi en demokrat bir meyva olmuştur." Ciunhuriyet gazetesinin 11 Mayıs 1939 tarihli başlığı tehlike çanlarının çalmaya başladığını haber vermekte: ''Arnavudköy'de Çiçekçilik Günden Güne Oluyor". Ama dinleyen kim?


O yıllarda İstanbullular için Arnavutköy çileğinin yeri ayrıdır. Küçük, açık pembe renkli ve kokulu bir çilek olan "Arnavut köy çileği", o zamanların en rağbet gören çileklerinin başında gelir. Boğaz'ın ünlü semti Arnavutköy'de "Frenk" ve "Osmanlı çileği" olmak üzere iki çeşidi üretilir. Çilek üretimi, 19. yüzyılın başında bu semtin tanınmış İspılantı ailesi tarafından başlatılır. 1960'lardan sonra yavaş yavaş kuraklık ve betonlaşma nedeniyle yok ölmeya başlayan Arnavut köy çilek tarlalarının yerinde bugün apartmanlar yükselmekte. Arnavut çileği ne yazık ki artık yok. Uzun yıllar Arnavut çileğini aratmeyan ''Ereğli çileği" üretimi 1920'lerin başında Karadeniz Ereğli'ye İstanbul'dan getirilen çileklerin dikimiyle başlar. 1930'da kurulan Azim Konserve fabrikasının reçel üretimiyle de gelişir.


1960'larda ülke çapında üne kavuşan  Ereğli çileği, 1980'li yıllarda yavaş yavaş yok olmaya yüz tutmuşken 1994'te Karadeniz Ereğli Belediyesi'nin sahip çıkmasıyla Arnavutköy çileği ile aynı  kaderi peylaşmaktan kurtulur. Bugün manav, market tezgahlarını süsleyen sera çilekleri ise son yılların ürünü. Tarih tekrar eder mi, bilinmez ama 1930 öncesi "aristokrat bir meyve" olarak kabul gören çilek neredeyse 100 yıl sonra yine "aristokrat meyvelerin" arasına girmiş görünmekte. Umarız, yakın zamanda çilek yine bollaşır ve ucuzlar ...


Not: 
Bu makale Atlas Tarih Temmuz / Ağustos 2025 Sayı: 92'ında yayımlandı