Alaplı'nın eski ahşap evleri, ki günümüzde bir kaç tanesi ayaktadır, dört köşede dört ana direk, aralarda yardımcı direkler, direklere dayatılmış, payandalar üzerine kurulmuşlardır. Ev iskeleti tamamen biçilmiş ve rendelenmiş tahtalardan kuşatılmıştır. Alt kat denilen ayvan, evin üst kısmından daima küçük bağlanmıştır. İnsanların oturacağı kısım ev altından büyük olmalıdır. Bu çıkma kısımlarına dikine tahta çakılmışıtır, Bu tahtaları çıkıntının büyüklüğüne göre iyice eğmek gerekir. Evin her köşesine dört oda kurulmuştur. Her odanın bir oçağı ve her odanın bir tuvaleti vardır. Odaya bitişik ayrıca birde banyo dolabı eklenmiştir. Odalaların tavanları süslemelidir. Evlerin üzerleri kiremitlerle örtülüdür.
Alaplı sakinlerinin geçmişte İstanbul ile sıkı bir ticaret ilişkisi olmuş. Kesin olmamakla birlikte II.Abdülhamit zamanında Yazıcı Zade Biraderler Alaplı'yı bir ticaret ve yerleşim merkezi olarak kurmuşlardır. Alaplı'nın önde gelen kişilerin geçmişte her zaman İstanbul'a yük taşımak için bir salapuryası ve bir de sandalı mevcut imiş. İstanbul'dan döndüklerinde orada gördükleri yalıları, mezar taşı şekillerini, yemek çeşitlerini Alaplı'da uygulamaya başlarmışlar.
Bugün Alaplı-Konak'da ya da Tepeköy'de bulunan bir kaç ahşap evler, İstanbul Boğaziçi'ndeki ahşap yalıların birer kopyası gibi dir. Fotoğraflarda görülen ahşap yalılarda şimdilerde kimseçikler oturmamaktadır. 80'li yıllarda yalılar kendi kaderlerine bırakılmış, şimdilerde işe büyük bir bölümü yıkılmış ya da oturulamaz hale gelmiş ye da bir yangına kurban gitmistir. Ahşap evlerin bir çoğunun bulunduğu yerin yakınına sahipleri betonarme binalar yapılmıştır. Ahşap evlerin ömrü en iyi bakıldığında 100 -150 seneyi geçmez.
