Facebook‘un
35 yıl sonra bana/bize ulaştırdığı fotoğrafı gördüğümde kendimi savunmasız
hissettim. Duygularımın ise postmodern çağın sarmalından kurtulup maç öncesi
çekilen fotoğrafın heyacanına takılıp ta o zamnlara gidip geldi.
Fotoğraf
Erdemir‘in sahasında çekilmişti. Rakibimiz kimdi, maçın sonucu, ben bu maçta
oynadım mı, oynadıysam kaç gol yedim, seyirci bana kova ilhami diye bağırdı mı hatırlamıyorum.
Hatırlayan varsa bir adım öne gelsin ve
cesareti varsa yazsın.
Fotoğraf
tarihi 78 olarak yazılmış. Doğdudur. Ayını hatırlamıyorum.
Hatırladığım
şunlar:
Fotoğraftaki
takım Alaplıspor’un birinci takımı. Bir de ikinci takımımız vardı. Ben o
dönemde Alaplıspor’un II’inci takımın kaleciysidim. O gün orada olmamın nedeni ise
kesin Engin‘in sakat olmasıydı diye düşünüyorum. Ya da birilerine kızıp ‘‘gelmiyorum ulan‘‘
demiş olması olabilir mi? Bilemem buna ben cevap veremem, Engin cevap versin. Ne dersin Engin? Fotoğraf çekildiğinde neredeydin?
Fotoğraftaki diğer kaleciyi tanımıyorum.
Bir kaç kere dikkatli baktım, baktım yok abi hatırlamıyorum. Yani anlıyacağınız ben
bu fotoğrafa kıyıdan köşeden yedek kaleci olarak girmişim. İyi ki de girmişim.
35 yıl sonra ölmeye başlayan beyin hücrelerimi tazeleme fırsatım oldu di mi ya.
Ama
benim suratıma bakarmısınız. Heyacandan, biraz da korkudan olsa gerek sapsarı
keşilmişim. Eeeeeee as takımda oynamak kolay mı
sanıyorsunuz. Bir de Erdemir de! Kocaman saha, türbünleri var, sahanın bazı
yerlerinde çimler çıkmış, kale direkleri falan filan…
Fotoğrafın
çekildiği nokta soyunma odalarının bulunduğu noktanın ters tarafına düşmekte.
Arka kısımda Erdemir tesisilerinin bulunduğu Gülüç görülmekte. Formalar yeni
olsa gerek, klasik Alaplı forması, Fenerbahçe’den kopyalanmış, çubuklu sarı
mavi. Fotoğrafta o dönem belediye başkanı olduğunu düşündüğüm Seçkin abi var,
kalın gözlükleriyle. Aaaa belediye
başkanı geldiyse o zaman bu maç önemli bir maçtı, ne dersiniz? Tuğrul her
zamanki duruşuyla, bıyıkları yeni terlemiş, zarif oyunuyla takımın vaygeçilmez
orta saha elemanı. Yavuz, takımın bek elamanı, kemik adam, top geçer adam
geçmez söylemine uygun. Uzun bir dönem Alaplı Spor’a hizmet etmiştir kendisi.
Fotoğrafaki
arkadaşlara, o dönemde bize koçluk eden abilerimize baktığımda hepsinin
yüreklerindeki heyacanın diri ve gurur verici olduğunu görebiliyorum. Hafızayı
zorlayıp hepsi için aslında birşeyler karalamak gerekir. Bu kişiler bunu hak
ediyor. Top sahasının, topun, formanın, soyunma odasının, kranponun, kalenin bulunmadığı koşullarda takım kurup, bir idealin
peşine takılıp gençleri spora yöneltmeleri saygıdeğer bir duruş. Kendileriyle,
geçmişte yaptıklarıyla gurur duyup, torunlarına bu fotoğrafları
gösterebilirler. Hatta çerçeve edip duvarlarına asabilirler. Bu kişilerin kısa
özgeçmişleriyle bir platforma tanıtılması gerekir. Ne dersiniz? Bu insanlar
bunu fazlasıyla hak etmiyor mu?. Ama
şimdilik buna ne zaman ne de hafıza var. Belki ileri de. Fotografları
paylaşanlara, yorumlayanlara teşekkürler. Paylaşıma devam, geçmişi karanlıkta
bırakmayalım geleçeğe taşıyalım.